Görmemiş Gibi Davranmak Ne Demek? Edebiyatın Sessiz Tanıkları Üzerine Kelimelerin Gücü ve Görmezden Gelmenin Anlatısal Derinliği Edebiyat, kelimelerin görünmeyeni görünür kıldığı bir sanattır. Her cümle, insanın iç dünyasında sakladığı bir gerçeği açığa çıkarır. Fakat bazen kelimeler kadar sessizlik de güçlüdür. “Görmemiş gibi davranmak” tam da bu sessizliğin edebi karşılığıdır; bir karakterin susarak, bakmayarak ya da bilmezden gelerek dünyaya verdiği cevaptır. Bu ifade, yalnızca günlük bir davranışı değil, aynı zamanda bir anlatı biçimini temsil eder. Çünkü edebiyatta “görmemek” her zaman “körlük” değildir; bazen bilerek gözlerini kapamaktır, bazen de gerçeklerin ağırlığını taşımamayı seçmektir. Edebiyatta Görmezden Gelmek: Bir Sessiz İtiraz Edebiyat tarihinde birçok…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Greyfurt Sade İçilir mi? Güç, İktidar ve Vatandaşlık Üzerine Bir Siyasi Analiz Bir siyaset bilimci olarak, sabah masamda duran bir bardak greyfurt suyu bile bana yalnızca bir içecek olarak görünmez. O bardakta, birey ile sistem arasındaki güç ilişkilerini, tat tercihlerinin ardında gizlenen ideolojik anlamları ve hatta toplumsal cinsiyetin tüketim alışkanlıklarına nasıl yön verdiğini görürüm. Peki, en temel soruyu soralım: Greyfurt sade içilir mi? Bu soru ilk bakışta mutfağa ait gibi görünse de, derinlerde siyaset biliminin tam kalbine dokunur — çünkü her sade tercih, bir iktidar alanı ve bir direniş biçimidir. — İktidarın Tadında: Greyfurtun Acılığı ve Gücün Doğası Greyfurt, doğası…
Yorum BırakToplumun Granit Katmanları: Dayanıklılığın, Cinsiyetin ve Kültürün Taşı Bir sosyolog olarak, toplumun derinliklerinde dolaşırken kimi zaman kendimi bir taşın içinde sıkışmış gibi hissederim. Granit gibi… Soğukkanlı, sağlam, yıllar boyunca değişmeyen bir direnişin sembolü. Doğa, bu taşı oluştururken sabırla işlemiş; tıpkı toplumların kendi kültürel katmanlarını yavaş yavaş, kuşaktan kuşağa biriktirmesi gibi. “Granit hangi taş?” diye sorduğumuzda, aslında yalnızca bir jeolojik maddeyi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin, toplumsal yapının ve cinsiyet rollerinin sembolik bir özetini sorgulamış oluruz. Granitin Doğası: Sertlikte Saklı Kimlik Granit, yeryüzünün derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç altında oluşan magmatik bir taştır. Dayanıklıdır, yıpranmaz ve kolay kolay biçim değiştirmez. Bu…
Yorum BırakHararet Ne Kadar Olmalı? Dengenin İnceliğini Arayanların Rehberi Bir yaz sabahı arabamın motoru durduğunda göstergeye baktım: 110 derece. “Fazla ısınmış,” dedim kendi kendime. O an düşündüm, aslında bu sadece bir makine sorunu değil. Hayatta her şeyin bir “ideal ısısı” yok mu? İnsan ilişkileri, teknoloji, ekonomi hatta doğa bile… Bugün, “hararet ne kadar olmalı?” sorusuna biraz veriyle, biraz hikâyeyle, biraz da içten bir sohbetle yaklaşalım. Denge Noktası: Hararetin Evrensel Yasası Hararet, aslında enerjinin ifadesidir. Çok azsa sistem çalışmaz, çok fazlaysa sistem yanar. Fizikte bu dengeye optimum sıcaklık denir. Ama gelin görün ki bu kavram sadece makineler için değil, insan yaşamı için…
Yorum BırakGüç, Şeffaflık ve Parlaklık Üzerine: Cila Cama Uygulanır mı? Bir siyaset bilimci olarak her gün şu paradoksla karşılaşıyorum: Toplumlar şeffaflık ister, ama güç çoğu zaman cilalı yüzeylerin ardında gizlenir. Tıpkı bir pencere camına uygulanan cilanın, yüzeyi parlatırken aynı zamanda ardındaki gerçeği bulanıklaştırması gibi… “Cila cama uygulanır mı?” sorusu, ilk bakışta teknik bir merak gibi görünse de aslında toplumsal düzen, iktidar ve birey arasındaki ilişkiyi anlamak için güçlü bir metafordur. Çünkü siyaset de çoğu zaman “parlak” görünen, ama altında çatlaklar barındıran bir cam gibidir. Cam, Toplum ve Güç: Şeffaflığın Siyaseti Cam, şeffaflık sembolüdür; tıpkı demokratik sistemlerde hesap verebilirlik gibi. Ancak üzerine…
Yorum BırakHalim İsmini Koymak Caiz mi? İsim, Ahlak ve Varlık Üzerine Felsefi Bir Yolculuk Bir filozof için isim, yalnızca bir ses dizgesi değil; varlığın dile gelmiş hâlidir. Halim ismi, bu yönüyle insanın ahlaki ve manevi doğasına dokunan derin bir kelimedir. Arapça kökenli olan “Halim”, yumuşak huylu, sabırlı, affedici anlamlarına gelir — ve aynı zamanda Allah’ın 99 isminden biridir: el-Halîm. Bu bağlamda “Halim ismini koymak caiz mi?” sorusu, yalnızca bir dinî mesele değildir. Aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik derinliği olan bir felsefi sorudur. Çünkü burada mesele, bir kelimenin değil, bir anlamın insanla nasıl bütünleştiğidir. Etik Perspektif: İsim, Sorumluluk ve Anlam Etik…
Yorum BırakGoy Goy Hangi Dilde? Edebiyatın Dönüştürücü Dili Üzerine Bir İnceleme Kelimeler yalnızca ses ya da harf dizileri değildir; onlar, insanın iç dünyasını, kültürel belleğini ve toplumsal ruhunu taşıyan sembollerdir. Bir edebiyatçı olarak kelimelerin bu büyüsüne her zaman inanırım. Çünkü her kelime, hem bir geçmişin yankısı hem de yeni bir anlamın başlangıcıdır. Bu yazıda “Goy goy hangi dilde?” sorusunu yalnızca bir dilbilimsel sorgu olarak değil, edebiyatın çok katmanlı dil anlayışı üzerinden inceleyeceğiz. Goy goy… kulağa hem şaka gibi hem de derin bir ironiyle çınlayan bu sözcük, gündelik dilin bir parodisi gibidir. Peki, bu ifade hangi dilin ürünü? Türkçenin halk mizahı mı,…
Yorum BırakKöpeklerde Havlama Sorunu ve Toplumsal Dinamikler Köpeklerin havlaması çoğu zaman sadece bir davranış sorunu olarak görülür. Oysa bu konuya toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında; evcil hayvanlarımızla olan ilişkimizi, topluluklarımızın dayanışma biçimlerini ve farklı bakış açılarının değerini yeniden düşünme fırsatı doğar. Bu yazıda hem kadınların empati ve toplumsal duyarlılık temelli yaklaşımlarını, hem de erkeklerin çözüm ve analitik odaklı yöntemlerini harmanlayarak, köpeklerde havlama sorununa kapsayıcı bir gözle bakacağız. Köpeklerde Havlama Sorununun Temelleri Havlamanın İletişimsel Boyutu Köpekler havlayarak yalnızca rahatsızlıklarını değil, aynı zamanda ihtiyaçlarını, heyecanlarını ya da korkularını da dile getirirler. Bu noktada kadınların toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle geliştirdiği güçlü…
Yorum BırakGerileme Teorisi Fikri Nedir? Toplumsal Normlar ve Cinsiyet Rolleri Üzerine Bir Sosyolojik Analiz Toplumların nasıl yapılandığını ve bireylerin bu yapılar içindeki rollerini anlamaya çalışırken, her zaman dinamik bir etkileşim içerisinde olduğumuzu fark ederiz. İnsanlar yalnızca toplumun birer parçası değil, aynı zamanda o toplumun evrimini şekillendiren bireylerdir. Bir sosyolog olarak, toplumsal yapıları anlamak, bu yapılar içinde bireylerin nasıl etkileşimde bulunduklarını gözlemlemek, beni her zaman derin düşüncelere sevk etmiştir. Bu düşünceler, bazen var olan toplumsal normların, cinsiyet rolleri ve kültürel pratiklerin bireyler üzerindeki etkisini sorgulama noktasına gelmiştir. Bu bağlamda, “Gerileme Teorisi” adı verilen kavram, toplumsal değişimin ve bireylerin toplumsal yapılarla olan ilişkilerinin…
Yorum Bırak[](https://www.lezzet.com.tr/lezzetten-haberler/ates-dikeni-meyvesi-yenir-mi?utm_source=chatgpt.com) Ateş dikeni (Pyracantha), gülgiller familyasına ait, genellikle çit bitkisi olarak bilinen, dikenli ve gösterişli meyveleriyle tanınan bir çalı türüdür. Meyveleri parlak kırmızı, turuncu veya sarı renkte olup, sonbahar ve kış aylarında dallarda kümeler halinde görünür. Ancak, bu meyvelerin doğrudan tüketimi sağlık açısından riskler taşıyabilir. Meyve Tüketimi ve Sağlık Riskleri Ateş dikeni meyveleri, çiğ olarak tüketildiğinde mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açabilir. Bu durum, meyvelerde bulunan glikozitler ve diğer kimyasal bileşiklerin etkisiyle gerçekleşir. Bu nedenle, meyvelerin doğrudan yenmesi önerilmez ve özellikle çocuklar ve evcil hayvanlar için tehlikeli olabilir. [1] Pişirilerek…
6 Yorum