İçeriğe geç

Sarılmak aldatmak sayılır mı ?

Sarılmak aldatmak sayılır mı?

Giriş

İnsan ilişkilerinde fiziksel yakınlık ve duygusal bağ, sahici güven ve samimiyetin sembollerinden biridir. Ancak bir sarılma eylemi bazen sade bir kucaklaşmadan öteye geçebilir; partneri olan biri için bu eylem, “aldatma” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusunu gündeme taşır. Bu yazıda, tarihsel arka planı, günümüzdeki akademik ve toplumsal tartışmaları ışığında “sarılmak aldatmak sayılır mı?” sorusunu ele alacağız.

Tarihsel Arka Plan

Fiziksel yakınlık ve bağ kurma eylemi olarak sarılma, insanoğlunun sosyal yapısı içinde oldukça eski bir alışkanlıktır. Örneğin “hug” (kucaklaşma) sözcüğü 1500’lerde İngilizcede kullanılmaya başlanmış; kelimenin kökeniyle ilgili olarak eski Norsece “hugga” (teselli etmek) ve Almanca “hegen” (korumak) gibi kökler önerilmiştir. ([Vikipedi][1]) Sarılma eylemi kültürden kültüre değişse de, çoğu toplumda yakınlık, şefkat, destek veya dostluk göstergesi olarak görülmektedir. ([Vikipedi][1])

Öte yandan “aldatma” kavramı tarih boyunca farklı toplumlarda çok daha net biçimde tanımlanagelmiştir. ([Academia][2]) Özellikle evlilik bağlamında, başka biriyle cinsel veya duygusal bağ kurulması uzun süre boyunca kabul edilemez sayılmıştır. Bu bağlamda, sarılma eylemi bir çizgiyi aşıyormuş gibi algılanabilir; fakat tarihsel olarak bu yakınlık biçimi tek başına “aldatma” kategorisine kolayca oturtulmamıştır. Örneğin antik Roma’da evli bir kadın başka bir erkekle ilişkiye girerse bu “aldatma” sayılabilir iken, sadece kucaklaşma ya da sarılma çoğu zaman bu kapsamda değerlendirilmemiştir. ([Vikipedi][3])

Günümüzdeki Toplumsal ve Kültürel Perspektifler

Modern dünyada “aldatma” kavramı yalnızca fiziksel ihaneti değil, duygusal bağlılık, gizlilik, sadakatsizlik algısı gibi unsurları da içeriyor. Bu bağlamda bir sarılma eylemi, partnerin rızası yoksa ya da gizlenmişse “sadakatsizlik” algısına yol açabilir. Toplumdaki normlar, kişinin partneriyle yaptığı anlaşma ya da sadakat taahhüdüne göre değişim gösteriyor.

Örneğin bazı çiftler için sarılma tamamen günlük bir yakınlık ifadesi olurken, diğerleri için bu sınırlar daha katıdır; başka biriyle sarılma bile güven ihlali olarak algılanabiliyor. Dolayısıyla “aldatma” tanımı bağlamdan bağlama büyük farklılık gösteriyor.

Akademik Tartışmalar

Akademik literatürde “aldatma” eylemi genellikle duygusal ya da cinsel bağlılığı içeren davranışlar üzerinden inceleniyor. Fiziksel temasın sadakatsizlik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ise daha ve hâlâ tartışmalı bir konu. Bu alanda doğrudan “sarılma” üzerine yoğunlaşan çalışmalar sınırlı olsa da ilgili alanlardan çıkarımlar yapılabiliyor.

Örneğin ilişkiler üzerine yapılan evrimsel psikoloji çalışmalarında, fiziksel yakınlık (“kucaklaşma”, “sarılma”) ile duygusal bağlanmanın yakından ilişkili olduğu ve bağlılık duygusunu artırabileceği belirtiliyor. ([OUP Academic][4]) Ancak bu, sorunun “sarılmanın aldatma sayılıp sayılmayacağı” kısmını doğrudan cevaplamıyor. Çünkü aldatma tanımı içinde genellikle partnerin onayının dışında yapılan gizli fiziksel ya da duygusal yakınlık yer alıyor.

Dolayısıyla akademik bakış açısı şu üç ana noktayı vurguluyor:
– Aldatma tanımı geniş ve kültürel bağlamdan etkilenir; sadece fiziksel temas her zaman sadakatsizlik sayılmaz.
– İlişkide sınırlar ve beklentiler kritik: Partnerlerin birbirine hangi davranışları “ihanet” olarak gördüklerini netleştirmesi önemli.
– İletişim ve mutabakat, ilişkinin sağlığını koruyan unsurlardır; sarılmanın bir aldatma olup olmadığı büyük oranda çiftin iç anlaşmasına bağlıdır.

“Sarılmak aldatmak sayılır mı?” – Değerlendirme

Bu başlık altında birkaç senaryo üzerinden değerlendirme yapabiliriz:
– Eğer kişi partnerine açıkça sadakate dair bir söz vermiş ve başka biriyle sarılmak bu sözün ihlali olarak kabul edilmişse, bu durumda sarılma aldatma sayılabilir.
– Ancak sarılma genel sosyal bir nezaket ya da arkadaşlık jesti olarak yapılmışsa ve partner bu tür davranışı ihanet ya da sadakatsizlik olarak görmüyorsa, aldatma sayılmayabilir.
– Gizlenerek yapılan, partnerin onayının alınmadığı veya sonrasında yalan içerdiği sarılma davranışı ise çoğu ilişki için güven ihlali olabilir ve aldatma algısı yaratabilir.

Özetle: Bir eylemin aldatma sayılıp sayılmaması, eylemin bağlamına, niyetine, ilişkinin iç kurallarına ve partnerin algısına bağlıdır. Yani “sarılmak her zaman aldatmadır” ya da “hiçbir zaman aldatma sayılmaz” gibi kesin bir yargıya varmak gerçekçi değildir.

Sonuç

“Sarılmak aldatmak sayılır mı?” sorusunun cevabı tek bir formülde verilmesi zor bir sorudur. Tarih boyunca fiziksel yakınlık eylemleri her zaman sadakatsizlik kapsamında değerlendirilmemiş; günümüzde ise kültürel bağlam, ilişki sözleşmesi ve bireysel algılar bu sorunun cevabını belirliyor. Akademik literatürde sadakatsizlik kavramı genellikle gizli ya da duygusal bağlılık içeren eylemlerle ilişkilendirilirken, sarılma gibi fiziksel temasın her zaman aldatma anlamına geldiği yönünde genel bir kabul yoktur. İlişkilerde en kritik unsur, partnerlerin sınırlarını, beklentilerini ve tanımlarını birlikte konuşabilmesidir.

Eğer isterseniz, bu konu üzerine ilişki terapisi açısından uzman görüşleri ya da farklı kültürlerde sarılma ve sadakat algılarının nasıl değiştiğini de hazırlayabilirim.

[1]: “Hug”

[2]: “History of Adultery Research Papers – Academia.edu”

[3]: “Sexuality in ancient Rome”

[4]: “Relationships from an Evolutionary Life History Perspective”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://elexbetgiris.org/vdcasino giriş adresibetexper yeni girişsplash