Özel Öğretim Kurumlarını Kim Denetler?
Eğer eğitim sistemimizde gerçekten bir adalet arıyorsak, o zaman özel öğretim kurumlarının denetimi konusunda açık bir sorunun ortada olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Özel okullar, dershaneler, etüt merkezleri, anaokulları ve daha birçok benzeri kurum, toplumun büyük bir kesimi için eğitim almanın alternatifsiz yolu haline gelmişken, kimsenin bu kurumları denetleyip denetlemediğini sorguluyor muyuz? Kimi zaman vergi ödemeyen, kimi zaman kendi kendine şekillenen eğitim müfredatları, peki, bunları kim denetliyor? Bugün özel öğretim kurumlarının denetimi üzerine çok ciddi sorular soracağız.
Özel Öğretim Kurumlarının Denetimi: Kimin Görevi?
Özel öğretim kurumlarının denetimi, genellikle Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından yapılır. Bu, başlı başına sorunlu bir durumdur. Çünkü MEB’in her okula ve kuruma aynı derecede odaklanması ve denetim yapması fiziksel ve kaynak anlamında neredeyse imkansızdır. Oysa özel okullar ya da etüt merkezleri, kar amacı güden, ticari kurumlar oldukları için, devletin sadece müfredat ve eğitim standartlarına değil, aynı zamanda kalite ve güvenlik denetimlerine de dikkat etmesi gerekir. Ancak günümüzde, her geçen yıl eğitim sektörü daha da ticari bir hal alırken, bu denetimlerin verimliliği tartışmaya açılmaktadır.
Zayıf Denetimler, Yetersiz Standartlar
Özel öğretim kurumlarının denetiminde en büyük sıkıntılardan biri, yetersiz ve sıklıkla güdümlü denetimlerin yapılmasıdır. Devlet, eğitimde kaliteyi sağlamak için standartlara bağlı kalmaya çalışırken, uygulamada bu standartlar çoğu zaman geçici ve yüzeysel kalıyor. Denetimler, çoğu zaman yıllık raporlar üzerinden gerçekleştirilir ve bu raporların çoğu, kurumlardan gelen bilgilerle sınırlıdır. Peki, bu kurumlardan gelen veriler güvenilir mi? Hangi kurum, kendi olumsuz yönlerini raporlama cesaretine sahiptir?
Yine de devletin denetleyicileri bu okulları izlemekle yükümlü. Ama bu denetimlerin ne kadar derinlemesine yapıldığını, eğitimin kalitesini doğrudan etkileyen alanlarda ne kadar kapsamlı bir inceleme yapıldığını sorgulamak gerek. Eğitimde bir reforma ihtiyaç var mı? Özel okulların kar hedefi, denetimlerin gerisinde mi kalıyor?
Yetersiz Ekipman, Sözde Eğitim: Durum İçler Acısı
Birçok özel öğretim kurumu, yıllık gelirlerine göre kaliteli eğitim materyallerine sahip olmayı vaat ederken, pratikte çoğu zaman öğrenciler, yetersiz öğretim kadroları, düşük kaliteli eğitim materyalleri ve elverişsiz dersliklerde eğitim almak zorunda kalıyorlar. Özel okulların bazıları, devletin sunduğu eğitim olanaklarını kopyalarken, sınıf geçme sisteminden öğretmenlerin eğitimine kadar birçok alanı ihmal edebiliyor. Ancak denetimler genellikle bu noktalarda sınırlı kalıyor. Peki, bu tür okullarda eğitim alan öğrenciler, gerçekten kaliteyi ve fırsat eşitliğini bulabiliyorlar mı?
Özellikle, öğretmenlerin yeterlilik seviyeleri de bu denetimler konusunda ciddi bir tartışma konusu. Devlet, öğretmenlerin eğitim seviyelerini denetlese de, özel okulların, öğretmenlerin eğitimini ve gelişimini nasıl denetlediği sorusu hala yanıt bulmuş değil.
Denetim Sistemindeki Şeffaflık Eksikliği
Denetim mekanizmalarının bir diğer zayıf noktası da şeffaflık eksikliğidir. Özel öğretim kurumları, denetim raporlarını kamuoyu ile paylaşmadıkları gibi, bu raporların içerikleri dahi genellikle gizlidir. Bu durum, velilerin ve kamuoyunun bu kurumlar hakkında bilinçli kararlar almasını engellemektedir. Yani, bir okul ya da etüt merkezi hakkında bilgi sahibi olmanın yolu, ya kurumun kendi sunduğu bilgilerle sınırlıdır ya da söz konusu kurumlar hakkındaki değerlendirmelere dayalıdır. Peki, kamuoyu neden özel okullarla ilgili bu kadar az bilgiye sahip? Gerçekten denetimler etkili mi?
Sürekli Değişen Eğitim Politikaları ve Mevzuat
Eğitim politikaları ve mevzuat, özel öğretim kurumlarını denetlerken en önemli etkendir. Ancak ne yazık ki bu politikalar sık sık değişiyor. Bir eğitim yılı, bir kurumun müfredatını belirlerken, ertesi yıl bu müfredat değişebiliyor. Eğitimde sürekliliğin önemini göz önünde bulundurduğumuzda, bu sürekli değişimlerin eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkileyip etkilemediğini sorgulamak gerekir. Bu belirsizlik, hem öğrencileri hem de aileleri olumsuz etkiliyor.
Sonuç: Denetim Var Ama Yetersiz
Özetle, özel öğretim kurumlarının denetimi üzerine yapılan eleştiriler doğru bir temele dayanmaktadır. Bu kurumlar, ne kadar denetlenmiş olursa olsun, çoğu zaman yetersiz ve eksik denetimlere tabi tutulmaktadır. Devletin eğitim politikalarını ve denetimlerini güçlendirmesi, şeffaflık ilkesini ön planda tutarak kurumların hesap verebilirliğini sağlaması gerekir. Ancak bugün özel okullarda yaşanan sorunlar, çoğu zaman bu denetimlerin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Eğitimdeki kalitenin gerçek anlamda arttırılması, ancak denetim mekanizmalarının etkili ve şeffaf hale gelmesiyle mümkün olacaktır.
Peki, sizce eğitimdeki bu denetim eksikliklerinin önüne nasıl geçilebilir? Özel öğretim kurumları gerçekten denetleniyor mu, yoksa kar odaklı eğitim anlayışı mı hüküm sürüyor?